Maddi Şartlar

Oksitosin hormonunun kimyasal yapısı

Dünyaya bakarken istihdam ettiğim ve burada sergilemeye çalıştığım kavrayışın bir özelliği/orijinalliği varsa, o da, “tarihi, Erdoğanlar, Trumplar yazmıyor, oksitosin konsantrasyonu ve dağılımı gibi şeyler yazıyor” diye özetlenebilir —daha önce başka kelimelerle söyledim, şimdi de bu kelimelerle sembolize etmeye çalışıyorum, vurgulamak gerekiyor mu, bilemedim. “Belirleyici olan maddi şartlardır” ifadesinden benim anladığım budur, böyle şeylerdir.

“Erdoğan hepten ehemmiyetsiz” filan diyor değilim. Erdoğan, maddi şartları değiştirdiği, değiştirebildiği ölçüde bir mana taşır. Değiştirdi mi? Değiştirdi. Bayburt’ta yaşayıp Gümüşhanelilere bile aşırı güvensiz olanların birbirlerine karşı güvenlerini olağanüstü seviyede yükseltti. Bunu yapmak için de bizi kullandı, hepsine ortak düşman olarak bizi işaret etti, “yenebilirsiniz” dedi.

Kendi dar çevresi dışındaki herkese güvensizlikle yaklaşan geniş yığınları büyük bir ortak payda altında toplamak, onların kendi dar çevreleri dışında kalan tanımadıkları birilerine daha güvenebilmesini sağlamak, toplumun tamamının menfaatine idi. Ama karşıda bu menfaati değerlendirebilecek bir özne tezahür etmedi. Belki “yetmez ama evetçiler” (ki bir defa daha vurgulayayım, onlardan değildim), o kadar. Onları da el birliğiyle derdest ettik, kenara koyduk.

Belki de Obama-Trump değişimi, durumu anlamayı kolaylaştırabilir. ABD beyaz olmayan birini —Obama’yı— başkan seçti. Amerika’nın demokratları bu hadiseyi, insanlığı ırgalayan bir probleme karşı bütün Amerika’nın kazandığı bir zafer olarak görebilir, gösterebilirdi. Öyle yapmadılar. Zafere taşralıları da hissedar yapmanın yolunu arayacaklarına, zaferi bağnaz, biçimsiz taşralılara karşı kazandıkları bir zafer olarak gördüler, gösterdiler. Sonra da karşı taraf “madem öyle, işte böyle” deyince, “ama olmaz ki, post-truth” filan.

Beni biliyorsunuz, şehirliliğin yanındayım. Şehirliliği de —başka birçok şeyin yanında— tanımadığı insanlara da güven duymak olarak tarif ettim defalarca. Daha genelde, insan türüne güven duymak… Maddi şartların güven duygusunu beslediğini düşünüyorum. Üstelik bir yandan da, aynı maddi şartlar, daha geniş ve daha yaygın güven duygusuna sahip olanların her anlamda daha hızlı zenginleşmesine sebep olarak da güven duygusunu besliyorlar. İşin teknolojik altyapısı var. Bilim alanında son dönemde —bir ara ikinci bilimsel devrim diye de adlandırılan— önemli bir paradigma kayması yaşanıyor. Dolayısıyla tarihin okunun şehirliliği işaret ediyor olduğunu düşünüyorum.

Ama bu, şehirlilerin doğru ve akıllıca işler yaptıkları manasına gelmiyor. Esasında doğru ve akıllıca işler yapıyorlar ama mesele konuşmaya ve yazmaya gelince… Korteksleri kendisini beynin tamamı yerine ikame etmeye başlayınca… Zıvanadan çıkıyorlar. Olur böyle şeyler. Öğreniyorlar, öğrenecekler. Dolayısıyla şimdi canımızı yakmakta olan şeyleri de aşacağız.

Ama tekrarlayayım, Türkiye için o kadar ümitli değilim. Eğer zamanı olsa Türkiye’nin de bu tepeyi tırmanacak enerjisi ve yakıtı olduğundan şüphem yok. Ama zamanı olduğundan şüpheliyim.

Politik•a•politik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin