Etiket: Gezi

Erdoğan’ı Yenmek

Halil Berktay Serbestiyet’te uzun bir yazı dizisi yayınladı (bağlantı, şu ana kadarki son yazıya gidiyor, oradan, önceki yazılara ulaşılabilir). İnsan topluluklarının arınma ritüellerinin tarihini kısaca geçip, Marksizm’le —daha doğrusu Leninizm/Stalinizm’le— kendi hesaplaşmasında uzun uzun oyalandı. Ben şöyle anladım: Marks devrimden sonra burjuvazinin geri dönebileceğini düşünmemiş, en azından önemsememişti. Bu ihtimali problem haline getirip işi çığırından

Beklenen Değer

Nişanyan twitter hesabında, anladığım kadarıyla demiş ki (mealen): Erdoğan bir siyasi dehadır. İstanbul seçimini tekrarlattığına göre kazanacağına emindir, çalışacağından şüphe etmeyeceği bir planı vardır —kaybederse kendi koltuğunun sallanacağını biliyordur. O plan, galip ihtimal, Kürt reylerini İmamoğlu’nun arkasından çekmeye matuftur. Kemalist CHP, Kürtçülük suçlamaları karşısında —Kürt düşmanı olduğunu ispatlama gayretiyle— meydanı boşaltacağı için, Erdoğan’ın stratejisi çalışır.

Nihilizmin Gel-Gitleri

Alper Görmüş Serbestiyet’te laik nihilizm diye adlandırdığı ruh halinin gel-gitlerini özetlemiş. Türkiye’de belirli bir çevrenin temel belirleyeninin laikçilik olduğu tespitine itirazım yok. AKP’ye muhalif olanların altında toplanacakları başka bir bayrak açılmadığı/açılamadığı —açılmasına Baykal tarafından mani olunduğu— için, bütün muhalefetin laikçi hassasiyetlerin şemsiyesi altında tasnif edilmesine ise itirazım var. Türkiye’de laikçi olarak nitelenebilecek sosyoloji, dinci olarak

Ali Babacan

Ali Babacan ismi, bilhassa 31 Mart sonrasında, bir nevi serinletici olarak istihdam ediliyor. Birbirine oldukça uzak olan, herhangi bir hususta mutabık kalması zor görünen kişiler, Babacan’ın vaziyet ettiği bir Türkiye fikrine sert bir itiraz sergilemeyeceklermiş gibi… Başlamadan belirteyim, Babacan’ı tanımam. Babacan’ın İsminin etrafında oluşan hâle yeni bir şey değil. Özal’ın Kahveci’si neyse, Erdoğan’ın Babacan’ı da

Kamyoncunun Derdi

Daha önce mutlaka söz etmişimdir ama tekrarda bir mahzur yok. Çünkü neredeyse her gün Spielberg’in The Duel adlı, ilk uzun metraj filmini anıyorum. Bilmeyenler için hatırlatayım. Bir pazarlamacı sabah otomobiliyle çıkar. Yolda bir kamyoncu kendisini taciz eder. Önce bir mana veremez, hızlanarak kaçmaya çalışır, kamyoncu da hızlanır. Yavaşlayıp kamyonun uzaklaşmasını beklemeye yeltenir, kamyoncu az ileride

Keyfilik Bize Dokununca

Alper Görmüş, Yıldıray Oğur ile Ali Bayramoğlu arasındaki bir programdaki diyalogları, aklında kaldığı biçimde aktarmış: “Yıldıray Oğur, o günlerde yazdığı bir yazıdaki bilgileri kullanarak böyle bir ‘fikri katkı’nın [Otpor’un Gezi sürecine katkısı] söz konusu olmadığını, iddianameyi hazırlayan savcının bu sonuca kimi varsayımlarla ulaştığını ve dolayısıyla hukuki bir değerinin olmadığını anlatıyordu ki Bayramoğlu araya girip şöyle

İnanmak, İnandırmak

Alper Görmüş, Serbestiyet’teki yazısına “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (ya da aynı manaya gelmek üzere iktidarın) şapka çıkartılacak, sihir gibi bir ustalığı var: Kendisinin inanmadığına dahi destekçilerini inandırabilmek…” diyerek başlamış. Sihir yok. Ustalık da yok. Çünkü… Destekçilerde inanma denebilecek bir hal, dolayısıyla da Erdoğan’da inandırma denebilecek bir marifet yok. Bu hususta ısrar ediyorum, edeceğim. Çünkü (a) şu alıntıladığım

Bana Parmağını Sallama

Türkiye’de Gezi ve Fransa’da sarı yelekliler… ABD’de Trump’ı, Britanya’da Corbyn’i “ittiren” yığınlar… İçinde yaşadığımız dünya bize bir sağdan, bir soldan… Sağ ve sol deyince başka çağrışımlar giriyor devreye, bir oradan, bir buradan vuruyor gibi görünüyor. Birbirini hiç andırmayan kesimler, birbirini andıran metotlarla bir şeyler söylüyorlar. Nedir Gezi ile sarı yeleklilerin ortak paydası? Gezi’de direnenler ile

Diken

Mardinli Musa, zaten pek de geçindirmeyen işini artık sürdüremeyeceğini —çok gecikmiş olarak— idrak ettiğinde, bir yandan da annesi ile karısının arasında sıkışmışlığın iyice bunalttığı şartlarda, dengi toplayıp İzmir yollarına düşerken… Ümitli miydi? Ümitli midir sizce? Ümit ne demek? Yani mesela Musa’nın kafasının içinde şöyle şeyler mi resmigeçit yapıyordur: Giderim İzmir’e, dayıoğlunu bulurum, bir hafta içinde,