Halimize dair enteresan bir yazı var bağlantıda. Bir yandan, “ahlakçı sol” dediği bir öznenin zorbalığı hakkında mesela, vurucu tespitlerde bulunuyor Fisher ve böylelikle bünyenin güncel bir tomografisini çekiyor. Öte yandan, güncel epikrizi bir kenara koyup, antika bir reçete yazıyor. Yazının neredeyse her paragrafı didiklenmeye değer. Ama öyle yapsam iş çok uzayacak, daha kestirmeden gitmeye çalışayım.
Mutlaka işittiniz, geçenlerde bilgisayar oyunları üreten bir Türk firması —Peak— 1,8 milyar dolara el değiştirdi. Teferruatı es geçersek, kaba değerlerle kaba bir hesap yaparsak, yaklaşık yüz kişinin çalıştığı bir firma, diyelim on yılda, demek ki bin insan-yıllık emeğin neticesinde, 1,8 milyar dolarlık bir değer üretmiş. Demek ki bir insan-yıllık emeğin artı değerinin, kabaca, 1,8 milyon
Ümit Akçay Duvar’daki yazısında fırtınaya hazır olun diyor. Elinizden bir şey geliyorsa, bence de hazır olmanızda fayda var —hazır olabiliyorsanız. Yazının tamamı kıymetli ama benim açımdan —beni teyit ettikleri için— iki nokta öne çıkıyor. *** Birincisi, 2008 krizinin üzerinden on yılı aşkın süre geçtiği halde, bu süre içinde defaatle krizin nihayet aşıldığı öne sürüldüğü halde,
Murat Belge T24’te İngiliz arkadaşıyla yaptığı sohbet üzerinden, Brexit meselesinin İngiltere’yi nasıl böldüğünü anlatmış. Mesuliyeti de popülist politikacılara yıkmış: “Popülizmin uyguladığı yöntem, uygulayanın kazanmasına ne kadar yardımcı oluyorsa, yani ne kadar başarılıysa, toplumun bölünmesini de o kadar başarıyla gerçekleştiriyor.” Bence meseleyi böyle formüle etmekte iki sıkıntı var. Birincisi, Brexit meselesi İngiltere’yi —veya diğer meseleler mesela