Akşener bir iş işledi. Partisinin ideolojisinden, Akşener’in siyasi CV’sinden, masanın HDP ile iletişimine ambargo koymuş olmasından rahatsız olan kim varsa, gördüğüm kadarıyla istisnasız bir biçimde, “oh, ne iyi oldu, Akşener intihar etti” mealinde sevinç çığlıkları atıyor. Anlaşıldığı kadarıyla kendilerine son derece mantıklı görünen aritmetik işlemlerle tabloyu tahlil ediyor, Kılıçdaroğlu’nun seçimi yine de kazanabileceğini ”hesaplıyorlar”. Kaybedilirse
Bay Erdoğan (derken aklıma geldi, hükümet istifa) malumunuz, nazdan nazik bir iktidar kurmuş durumda. Fenerbahçe taraftarı tribünlerde bağırırsa mesela, nezle oluyor. Kayseri deplasmanına gidecek olursa maazallah zatürree olabilir. Sonra da bu adamı bir “siyasi deha” olarak pazarlıyorlar. Kim pazarlıyor? Yemlediği, şeyinin kılı olmaya razı mahlûkat pazarlıyor, amenna. Ama mevzu onlarla başlamadı. O vasıfsızların üzerinde tepineceği
Anlaşılan o ki, Marmara’daki müsilaj ile Peker videoları vasıtasıyla açığa çıkan sosyopolitik lağım malumatı arasında bir paralellik kurmayanı dövüyorlar. Nevşin Mengü’ye yakışır da, Ayşe Çavdar da kervana katılmış. Çavdar’ın yazısında dikkat çekmek istediğim husus başka. Ortada muhalefet yokmuş. Bakmış Kılıçdaroğlu’na, yok. Akşener’e bakmış yok. Buraya kadar kendisiyle fena halde mutabıkız. Ama o, başını çevirmiş ve…
Emekli Amirallerin yaptığı iş, üzerine konuşuldukça dallanıp budaklanıyor. İşi yapan özneye—yani emekli Amirallere— bakıyorsunuz, ciddiye alınacak bir özne sayılmazlar. Mevcut iktidar daha önce çoğuna sille tokat dalmış, bir kum tanesi kadar kütleleri olmadığını görmüşüz. Yapılan işe bakıyorsunuz, neresinden baksanız manasız. Ve fakat… Dallanıp budaklanıyor işte ve dalları, budakları, işin kendisinden daha sahici, daha müessir. Bildiğim
1994’te Ankara’da, Türkiye’nin o dönemdeki belki de biricik siyasi araştırma şirketinde işe başladığımda, yaptığım anlaşma da, niyetim de, şirketin esas faaliyet alanına hiç bulaşmamaktı. İyi bir bilgisayarcıydım, şirketin esas faaliyeti için elzem olan bilgiişlem işlerinin verimliliğini yükseltmekten başka bir derdim yoktu. İki ay kadar sonra kendimi siyasi analizler yapan biri olarak buldum. Siyasi analizler? Diyelim
Bahçeli, “dağdan kestim kereste / kuş besledim kafeste” makamındaki şairaneliği ile yine kükremiş ve nihayet demiş ki: Sarı yelek giyen çıplak yatmayı göze almalı (https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2018/12/12/bahceli-sari-yeleklilere-ozenen-bedelini-agir-oder/). Korktunuz mu? Bence korkmalısınız, korkmalıyız. İlköğretim dördüncü sınıf seviyesindeki Türkçe ve aritmetik bilgisiyle ve o seviye için bile son derece kifayetsiz olan insanlık bilgisiyle… Oturduğu koltuktan kalkmak zorunda kalırsa bir