Etiket: Stalin

Stalin Diye Biri

Wikipedia’da gezinirken rastladım, Kruşçev anılarında Stalin için demiş ki (kendi tercümemle)… “Stalin kendisiyle aynı fikirde olmayan herkesi ‘halkın düşmanı’ olarak tanımlardı. Onların eski düzeni ihya etmek istediklerini söyler, böylelikle ‘halkın düşmanları’ uluslararası reaksiyona bağlanırdı. Netice olarak birkaç yüz bin masum insan perişan oldu. O günlerde herkes korku içinde yaşadı. Herkes gecenin bir yarısında kapısının çalınabileceğini

Makinist! Işıkları Söndür!

Nereden başlasam bilemedim, iki ayrı yerden başlayıp aynı yerden denize dökülmeye çalışayım. Mücahit Bilici, Duvar’da, bence kesinlikle okunması gereken bir yazı yazmış. Kavramların yetmediği —veya artık yetmez olduğu— durumda ne yapılabileceğine dair şık bir deneme. Kürtlüğü Bilici’nin bildiği gibi bilemem. Bir özne —veya Bilici’nin daha sevebileceği bir deyişle, bir varlık— olarak Kürtlük, bakılıp da görülmeyenleri

Benim Aydınlanmam

Gençken, Güzelbahçe’de yaz gecelerinde gözlerimi berrak gökyüzüne dikip düşünürken… Mesela o uzak yıldızların hâlâ mevcut olup olmadıkları sorusu da gelirdi aklıma, eğer yok olmuşlarsa veya olmaktalarsa, o yok oluşun, çevrelerindeki kütlelerin düzenlerini nasıl altüst ettiğini de merak ederdim. Her şey çok sakin ve barışçı görünüyorken esasında nasıl bir kazanın kaynıyor olduğunu düşünmek içimi ürpertirdi. Ama

Erdoğan’ı Yenmek

Halil Berktay Serbestiyet’te uzun bir yazı dizisi yayınladı (bağlantı, şu ana kadarki son yazıya gidiyor, oradan, önceki yazılara ulaşılabilir). İnsan topluluklarının arınma ritüellerinin tarihini kısaca geçip, Marksizm’le —daha doğrusu Leninizm/Stalinizm’le— kendi hesaplaşmasında uzun uzun oyalandı. Ben şöyle anladım: Marks devrimden sonra burjuvazinin geri dönebileceğini düşünmemiş, en azından önemsememişti. Bu ihtimali problem haline getirip işi çığırından

Yukarıda Hava Değişik

Anlattığı fıkrayı açıklamak zorunda kalan biri gibi görüneceğim ama… Dün dile getirmeye çalıştığım şeyin özü şu: İdeoloji, felsefe, anlayış filan hepsi mühim olabilir ama bir yere kadar. Fenerbahçe’nin —veya başka herhangi bir takımın— performansının, kahvehane köşelerinde ve/veya televizyon ekranları karşısında konuşulup duran sistem, Fenerbahçe kimliği gibi hususlarla münasebeti neredeyse sıfır. Gerçeklik, sırasını beklemeden sağanak halinde

Bence de Yeniden Düşünmeli

Geçen gün dedim ki mealen, “Biz genellikle heuristiclerle karar veririz ama Aydınlanma aklı bize hesap yapmayı emreder. Yaşlanıyorum herhalde. Eski defterleri karıştırmaya başladım. Turing Testinden söz etmemişim burada, heuristiclerden söz etmemişim ve… Meğer bricoleur kavramından da söz etmemişim —hepsi de bir vakitler favori kavramlarımdı. Devam etmeden hatırlatayım, beni ilgilendiren şey kişi veya toplulukların niyetleri değil, metotları

Ahlakın Göreceliği

Halil Berktay Serbestiyet’te, hiç bitmeyecekmiş gibi görünen Marksizm ve Ahlak tefrikasını nihayet bitirdi (http://serbestiyet.com/yazarlar/halil-berktay/12-ve-son-fraksiyon-ahlaki-ahlakin-fraksiyonlasmasi-847851). Hepsini sabırla, inatla, ibretle okudum. Sabır, malum, gerekiyordu. İnat olmadan da zordu. İbret? “Vay neler dönmüş ya” filan gibisinden bir şeyden söz etmiyorum, hepsi az çok bildiğimiz şeyler. “Berktay kendi tornistanına nasıl da yüzsüzce bir altyapı inşa etmiş” türünden bir şey