Ertuğrul Özkök’e tek başına bile katlanmam zor. Rasim Ozan Kütahyalı bahse konu olunca zorluk artıyor. Nagehan Alçı radara girince daha da artıyor. Dolayısıyla üçünün bir arada kadraja girdiği bir programa katlanmak imkânsızlaşıyor. Yine de, Kütahyalı’nın Özkök’le uğraştığını anlattığı bölümü izledim —memleket sevdası insana neler yaptırıyor. Mevzuun muhtevası çok da seksi değil. Kütahyalı birileri ile bir
Gezi, benim açımdan, hiç beklemediğim bir şeydi. Hayatım boyunca şahit olduğum onca şey içinde, muhtemelen, gerçekleşmesine en çok şaşırdığım birkaç şeyden biri… Ama başlangıcının üzerinden 24 saat geçmeden ne olmakta olduğunu hissettim. Saygı duydum. Minnet duydum. Bugün Gezi hakkında dile getirilen olumlu görüşlerin hemen hepsini, daha o ilk günde dile getirdim. Kendimi sevmeyi severim de,
Dün gece Türkiye Kupasında Beşiktaş’ın misafiri Erzincanspor idi. Sunucunun söylediği kadarıyla, tribünlerde 1200’den çok Erzincanspor taraftarı vardı. Sahada 11 futbolcu, kulübede bir o kadar daha… Teknik heyeti ve diğer görevlileri de sayarsak, sahneleyen en fazla kırk kişiye mukabil seyreden 1200 kişi —televizyondan izleyen çok daha büyük kalabalıkları hesaba katmıyorum, dikkat ederseniz. Tribünlerdeki Erzincanspor taraftarlarının gönlünden
Son dönemde büyük bir zevkle okuduğum isimlerin başında Kemal Can geliyor. Bende hiç olmayan çok şey onda var —mesela derdini tasarruflu bir biçimde ifade kabiliyeti, derli toplu bir kavramlaştırma ve saire… Dünkü yazısını ise muazzam bir şaşkınlıkla okudum. Bir noktasında “Hayatın pek çok alanında olduğu gibi siyaset de, yaşamak da bir performans meselesine dönüşmüş durumda”
Vox’da Sean Illing, The Meritocracy Trap kitabının yazarı Daniel Markovits ile bir söyleşi yapmış. Bence günümüzün bütün sosyolojik ve politik fay hatlarının haritasını, bu söyleşiden yola çıkarak çıkarabiliriz. Anladığımız kadarıyla Yale Hukuk profesörü Markovits kitapta, (a) toplumlarımızın meritokratik olduğu –yani kişilerin toplumsal hiyerarşideki pozisyonunun kendi yetenek ve becerilerine endeksli olduğu– iddiasının çok da geçerli olmadığını
Malum programdan sonra “Ahmet Hakan intihar mı etti” ve/veya “neden intihar etti” soruları ortalarda dolaşıp duruyor. Bence sorular uygunsuz. Ahmet Hakan intihar filan etmiş değil/olamaz. Çünkü… Zaten mevta idi. Ahmet Hakan’ın vasıfları, tercihleri ve saireden söz etmiyorum. Ahmet Hakan bir bünyenin bir organı idi ve o bünye mevta idi. Ve bünye derken de sadece Hürriyet