Etiket: Rusya

Marifet Değil

Amin Maalouf’un Uygarlıkların Batışı’nı okudum, ciltlerle yazılacak mevzu çıktı. Şu gelir ve servet dağılımı hakkında —daha doğrusu eşitsizlik denen şey ile dünyanın mevcut halinin ilişkisi hakkında— da yazmak istiyorum, Işık’ın yardımıyla bir hayli malzeme birikti. Ama gündem, malum. Esasında Amin Maalouf’tan çok uzaklaşmak zorunda da değiliz. İçinde yaşadığımız coğrafyanın, kültür ikliminin son yüzyılda yaşadıklarını iç

Vatan İçin

Geçende Halil Berktay yaşananlara söyleyecek söz bulamamış, Orhan Veli’yi imdada çağırmıştı. Ben de öyle yapayım. Neler yapmadık şu vatan için!Kimimiz öldük;Kimimiz nutuk söyledik. *** Ota boka konuşan şahsı, onlarca çocuğumuzu kaybettiğimiz saatlerde sükût içindeydi. Şeyinin kılı olmaya hevesli olanlar ise, “şu kadar unsuru etkisiz hale getirdik” gibilerden caka satıyorlardı. Onlarca çocuğumuzun öldüğünü bildikleri saatlerde, işi

Türkiye’nin Gücü

İddia edip duruyorum ki, bugün Türkiye’de böyle bir rejime maruz kalmamıza —bu kadar zıvanadan çıktığı halde rejimin arkasındaki desteğin sürmesine— yol açan, memleketin okumuş çocuklarının tutumları oldu. Ahaliyi hiç beğenmeyen, ahali için neyin doğru olduğunu söyleyip durduğu halde bir türlü yapılmamasına içerleyen, “bu memleket adam olmaz azizim” deyip duran, “hâlbuki ben geçende yurt dışına çıktığımda

Daha Eşitiz

Daha önce söz etmiştim, geçen gün Ümit Kıvanç gerçek bir tehditmiş gibi söz edince bir defa daha söylemeye ihtiyaç duydum, Harari’nin kâbusu gerçekleşmeyecek. Bir vakitler modaydı, beyin avcıları vardı. Mevcudiyetlerinin ardındaki varsayım son derece Aydınlanmacı. Oralarda bir takım insanlar var, dokunduklarını altın edecekler. Kuruluşlarda da öyle dokunduğunu altın edecek insan gücü lazım —çünkü devir artık

Bir Zafer Daha

Evren, Kıbrıs’taki harekâttan yıllar sonra, “orada neler olmuştu” diye soran —yanlış hatırlamıyorsam— Birand’a, “’nereye kadar gideceğiz’ diye sordular, ‘gidebildiğimiz kadar gidelim, sonra bir kısmını masada veririz’ demiştim” mealinde cevap vermişti. Evren’in “gidebildiğimiz kadar gidelim” dediği esnada bizim, yani ahalinin, nereye kadar gidileceği konusunda bir soru işareti olduğundan haberi yoktu. Dolayısıyla kararların, çok sonradan Evren’in anlattığı

Biyolojik Savaş

Thatcher, uyguladığı vahşi politikaların yol açtığı işsizliğin tetiklediği infiale karşılık, “siz de başkalarının talep edeceği bir şeyler üretmeyi öğrenmelisiniz” mealinde çıkışmıştı. Thatcher’dan ilhamla… Küreselleşme denen olgunun Çin’e ulaşmasıyla gerçekleşen şey, ta derinde, Çinlilerin başkaları tarafından talep edilen bir şeyler üretmekte rol almaya başlamasından ibaret. Çinliler eskiden de üretim yapıyorlardı herhalde ama sizin benim talep edeceğimiz

Müzayede

Beni heyecanlandıran mevzulara devam etme niyetindeydim. Ama malum… Hadise Irak’ta geçiyor, cinayet Irak’ta işlendi. Katil Amerikalılar. Öldürülen ise İran generali. Sahne bir polisiye romanda kurgulanmış olsa, okur olarak yükselen gerilimin tam tamlarını işitmeye başlarsınız, yerinizde doğrulursunuz. Hadise otuz yıl önce gerçekleşmiş olsaydı, petrol fiyatları fırlar, borsalar çöker, dünyanın dört bir yanında herkes —yüreği tetikte— bir

Google’ın İşleri

Google, anladığım kadarıyla sadece Türkiye’ye yönelik olmak üzere bir sınırlama kararı vermiş. Ekşi Sözlük’te mevzu ile alakalı olarak başlıklar açılmış. Yazılanları okuyorsunuz ve… Mevzuun ne olduğunu anlayamasanız da, Türkiye’nin nasıl bir halde olduğunu anlayabiliyorsunuz. Uğur Mumcu, malumat sahibi olmadan fikir sahibi olmak deyimini meşhur etmişti. Yaşıyor olsa ve sözünü ettiğim girdileri okusa, hepsinin yazarlarına parmak

Muhasebe

Başlamadan belirtmem gerekiyor ki, silahların susması, eğer susamıyorlarsa hiç değilse silah seslerinin seyrelmesi, benim açımdan sevindirici. Kimin kazanıp kimin kaybettiği sonraki mevzu. Silahların susması, elbette, insanların ölmeleri ihtimalini azalttığı için önemli. Ancak bu defa da ölüme –veya tersinden hayata– lüzumundan çok mana yüklemiş olmak istemem. İnsanlar yaşar ve ölür. Mesele şu ki silahların susması, insanların

Amerikan İç Savaşı: Trump Müesses ABD’ye Karşı

Büyük resim görücüler demişti, ABD’nin istediği olur. Eh elinde dünyanın dört bir yanında meşum operasyonları müthiş bir performansla planlayıp gerçekleştiren bir CIA varsa, dünyanın her ülkesinin başına istediğini getirip yerleştirebiliyorsan, bugünleri ta kırk yıl önceden planlamışsan, şimdi de yüz yıl sonrasını planlıyorsan… Kim tutar seni, öyle değil mi! Öyle bir ABD, öyle bir CIA yok.